7 Ocak 2016 Perşembe

İSTANBUL TÜRKÇESİ'NİN ÖNEMİ

İSTANBUL TÜRKÇESİ’NİN ÖNEMİ
MELEK GÜLMEZ TÜRKÇE ÖĞRETMENLİĞİ 2-A

BİRİNCİ BÖLÜM: İSTANBUL TÜRKÇESİ’NİN YAPISI VE DEĞİŞİMLERİ

TürkçeTürk dili ya da Türkiye Türkçesi, batıda Balkanlar’dan başlayıp doğuda Hazar Denizi sahasına kadar konuşulan Altay dillerinden biridir. Yaşı, en eski hesaplara göre 8500 olan Türkçe, bugün yaşayan Dünya dilleri arasında en eski yazılı belgelere sahip olan dildir. Bu belgeler, çivi yazılı Sümerce tabletlerdeki alıntı kelimelerdir.[1] Türk yazı dilleri içinde Oğuz sahası yazı dillerinden Osmanlı Türkçesinin devamını oluşturur. Başta Türkiye olmak üzere eski Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasında konuşulan Türkçe, dünyada en fazla konuşulan 5. dildir. Türkçe sondan eklemeli bir dildir.[2] Bundan ötürü kullanılan herhangi bir eylem üzerinden istenildiği kadar sözcük türetilebilir.[3] Türkiye Türkçesi bu yönünden dolayı diğer Türk dilleriyle ortak ya da ayrık bulunan onlarca eke sahiptir.[4] Türkçe çok geniş kullanımıyla birlikte zengin bir dil olmasının yanı sıra, genel itibarıyla “özne-nesne-yüklem” biçimindeki cümle kuruluşuna sahiptir.
Türkiye Türkçesi, batıdan doğuya doğru Balkanlar, Ege Adaları, Anadolu Kıbrıs Adası Orta Doğu olmak üzere Avrupa ve Asya kıtalarında yazı dili ve çeşitli ağızlarıyla konuşulmaktadır. Aynı grupta yer aldığı diğer Oğuz grubu yazı dili de bu sahanın doğu güneyinde Kafkaslar, Azerbaycan, İran, Hazar Denizi ‘ nin güneydoğusunda konuşulmaktadır.
“İstanbul ağzı”, Türkiye Türkçesi yazı dilinin kaynağı olarak kabul edilir; yazı dili bu ağız temelinde oluşmuştur. Anadolu Ağızlarında ve Türk yazı dillerinin bazılarında bulunan "açık e" (/ǝ/), "hırıltılı h" (/h/) ve "ön damaksıl n" (/n/) sesleri, İstanbul ağzı dolayısıyla yazı dilinde de yoktur. Ayrıca yine diğer Türk lehçe ve ağızlarında bulunan /q/, /w/ gibi fonemler de bulunmaz.[5]
Türk dillerinde zaman içinde değişen belli başlı sesler vardır. İlk Türkçeden bu yana değişimi olağan olan evrimler olduğu gibi, değişimi olağan olmayanları da vardır.
Eski Türkçede ilk ve son sesteki -b- ve -b sesleri -w- ve -w seslerine dönüşür. Buna bir örnek: eb (Göktürkçe) → ew (Uygurca → ev (Oğuzca) Ayrıca burada görüldüğü gibi, -b sesinden gelen -w sesleri zamanla -v seslerine dönüşebilir. Baştaki b- sesleri w- sesine dönüşmez.
Türkçedeki en büyük ses değişimlerinden biri d>y değişimidir. Eski Türkçede bulunan neredeyse bütün -d- ve -d sesleri, -y- ve -y seslerine dönüşmüştür, buna rağmen d- sesleri kalmıştır. Bu değişme birçok Türk diyalektinde gerçekleşmiştir. Buna örnek: édgü (Eski Türkçe) → éyü → iyi, adrı (Eski Türkçe) → ayrı (Oğuzca)
Türkiye Türkçesinde ŋ>n dönüşümü vardır. Ancak bu dönüşüm yalnızca Batı Türkçeleri içindir. Balkan Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi, Türkiye Türkçesi ve diğer batı lehçeler dışında /ŋ/ sesleri korunmuştur ve hâlâ kullanılmaktadır. (örneğin: geliniz (Türkiye Türkçesi), geliŋiz Türkmence) Bu evrime örnekler: biŋ- → bin-, soŋ → son, beŋiz → beniz... Aynı zamanda, yine batı lehçeleri için olan ŋ>m dönüşümü vardır, ancak bu evrim asla kökte olmaz. her zaman türemiş veya birleşik sözcüklerde olur. Örneğin: koŋşu → komşu, toŋuz → domuz, köŋlek → gömlek
Türkiye Türkçesinde é>i, i>é, é>e, e>i sesleri birbirine dönüşür. Bu üç ses arasında en açık olanı /é/ (/ɛ/), en kapalı olanı ise /i/ (/i/) Bu dönüşümlerden e>i dönüşümü direkt değildir. Yani ses direkt e>i biçiminde olmaz. Buradaki /e/ sesi önce /é/ daha sonra /i/ sesine dönüşür. Ancak bu evrim çok hızlı olduğundan yazılı kaynaklarda belirtilmez. Bu yüzden böyle geçer. Bu evrime örnekler: éyi → iyi; bir- → ver-; béş → beş; eşit- → işit-
Türkiye Türkçesinde k- sesleri g- seslerine dönüşür. Örneğin: kel- → gel- , kit- → git- , kök → gök[66]
Türkiye Türkçesinde t- sesleri d- seslerine dönüşür. Örneğin: tag → dağ, til → dil, tök- → dök-
Türkiye Türkçesinde b- sesleri v- seslerine dönüşür. Örneğin: bar- → var, bir- → vir- → ver- , bar → var
Türkiye Türkçesinde b- sesleri p- seslerine dönüşür. Örneğin: barmak → parmak, büre → pire, buŋar → pınar
Türkiye Türkçesinde -g sesleri -ğ seslerine, sonra -v seslerine dönüşür. Örneğin: kog- → koğ- kov-, tög- → döğ- → döv-
Türkiye Türkçesinde ü sesleri i seslerine dönüşür. Örneğin: düz- → diz- , büre → pire[66]
Türkiye Türkçesinde o sesleri u seslerine dönüşür. Örneğin: oyan- → uyan- , yokaru → yukarı, bodun → budun → buyun
Türkiye Türkçesinde ö sesleri ü seslerine dönüşür. Örneğin: közel → güzel, kökerçin → güvercin
Türkiye Türkçesinde ü sesleri e seslerine dönüşür. Örneğin: törü → töre, töpü → tepe

İKİNCİ BÖLÜM : KULLANILIŞINA İLİŞKİN ÖRNEKLER VE FARKLI AĞIZLAR
AĞIZ BÖLGELERİ : Türkiye Türkçesi, tarihî Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasında günümüzde konuşulmaya devam eden Türk ağızları bakımından bazı gruplara ayrılır. Söz konusu gruplandırma için Anadolu ve Rumeli ağız bölgelerinden söz edilir.
ANADOLU AĞIZ BÖLGESİ : Türkiye Türkçesinin kollarından Anadolu kolu ana ağız grupları bakımından Doğu Grubu, Kuzeydoğu Grubu ve Batı Grubu olarak üçe ayrılır. [6]Prof. Dr. Leylâ Karahan'ın Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması adlı çalışması Anadolu ağızları üzerine yapılmış en geniş akademik çalışmadır.
Anadolu ağız bölgesi, Türkiye’nin Anadolu topraklarını içerir. [7] İlk aşamada sınır bu şekilde belirtilmiş ve incelenmiştir.
DOĞU GRUBU
1.Grup : VanMuşBitlisBingölSiirtDiyarbakırMardinHakkâriUrfa (BirecikHalfeti hariç Palu Karakoçanağızları.
2. Grup: Kars (Ardahan, Posof hariç), ErzurumAşkaleOvacıkNarmanPasinlerHorasanHınısTekmanKarayazı,ErzincanTercanÇayırlıKemahRefahiyeGümüşhane ağızları.
3.Grup: ArdahanPosof , ArtvinŞavşatYusufeliArdanuçOltuTortumOlurŞenkayaİspir ağızları.
4. Grup: Kemaliyeİliç (Erzurum), ElazığKebanBaskilAğınHarputTunceli ağızları.
KUZEYDOĞU GRUBU
1. Grup: TrabzonRizeKalkandereİkizdereGündoğduBüyükköy ağızları[8]
2. Grup: ÇayeliÇamlıhemşinPazarArdeşenFındıklı ağızları
3.Grup: ArhaviHopaBorçkaKemalpaşaMuratlıOrtacalarGöktaşCamiliMeydancıkOrtaköy ağızları.
BATI GRUBU
2. Grup: İzmirSakarya ağızları.
3.Grup: Bolu (GöynükMudurnuSebenKıbrısçık hariç), ZonguldakBartınKastamonu (Tosya hariç), OvacıkEskipazarağızları.
5.Grup: Sinop (Boyabat hariç), Samsun (HavzaLadik hariç), Ordu (Mesudiye hariç), Giresun (Şebinkarahisar ve Alucrahariç), Şalpazarı ağızları.
6.Grup: HavzaLadikAmasyaTokatSivas (Şarkışla ve Gemerek hariç), MesudiyeŞebinkarahisarAlucraMalatya, HekimhanArapkir ağızları.
7. Grup: TarsusEreğliKonya merkez ilçesinin bazı köyleri, AdanaHatayKahramanmaraşGaziantepAdıyaman,DarendeAkçadağDoğanşehirBirecikHalfeti ağızları.
8.Grup: AnkaraHaymanaBalâŞereflikoçhisarÇubukKırıkkaleKeskinKalecikKızılırmakÇorum (merkez ilçe ile güneyindeki ilçeler), KırşehirNevşehirNiğdeKayseriŞarkışlaGemerekYozgat ağızları.
9. Grup: Konya (merkez ilçesinin bazı yöreleri ve Ereğli hariç), İçel (Tarsus hariç) ağızları.
RUMELİ AĞIZ BÖLGESİ
Türkiye Türkçesinin kollarından Rumeli kolu ana ağız grupları bakımından Doğu Rumeli ve Batı Rumeli olarak ikiye ayrılır.[10]Ayrıca bu ağız yörelere göre  Gagavuzca ile benzer ve aynı özellikler taşımaktadır.
BATI RUMELİ
Batı Rumeli kolunun özellikleri Gyula Németh’in “Bulgaristan Türk Ağızlarının Sınıflandırılması Üzerine” adlı makalesinde, 8 maddede gösterilmiştir. Sonrasında birçok çalışmada da bu madde açıklaması benimsenmiş, uygulanmıştır. Batı Rumeli sahasının coğrafi sınırları Bulgaristan’da Tuna’nın hemen güneyindeki Lom’dan doğuya doğru VraçaSofyaSamokov’daki doğuya doğru ilerleyip Köstendil’e uzanır. Ayrıca MakedonyaArnavutlukBosna-Hersek ve Sırbistan'da Adakale'yi uç olarak kapsar. Kosova da Batı Rumeli Türkçesinin içinde yer alır.
DOĞU RUMELİ
Batı Rumeli’nin doğusunda kalan bütün alandır. Bulgaristan’da LomVraçaSofyaSamokov ve Köstendil şehirlerinin doğusundan itibaren ülkenin tamamı, YunanistanMakedonya’nın güney kesimleri ve Türkiye’nin Trakya’sı (Doğu Trakya) bu sahanın içindedir.[11]
      
         
   ÜÇÜNCÜ BÖLÜM : SONUÇ
Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslaşma sürecini tamamlayan Türk Devrimi'nin ya da Atatürk devrimlerinin en önemli basamaklarından ilki, Cumhuriyet'in kuruluşundan 5 yıl sonra yapılan harf devrimi, ikincisi de Cumhuriyet'in kuruluşundan 9 yıl sonra yapılan Dil Devrimi' dir. Dil Devrimi kısaca, Türkçe ile düşünmeyi, Türkçenin bütün bilim, sanat ve teknik kavramları karşılayacak yolda gelişmesini sağlayan eylemdir. Dil bilimci Kâmile İmer  "Dil Devrimi nedir?" sorusunu şöyle yanıtlıyor: ‘’Dili daha çok yerli öğelerin egemen olduğu bir kültür dili durumuna getirmek amacıyla yapılan ve devletin desteğini kazanmış olan ulus çapındaki dili geliştirme eylemine 'dil devrimi' adı verilmektedir.
   Her insan düşüncesini sözcükler arasında bağ kurarak oluşturduğu tümcelerle aktarır, bu açıdan bakınca Dil Devrimi aynı zamanda düşüncenin yenileşmesidir. "Dil Devrimi'nin gerçekleşmesini sağlayan etkenler, aynı zamanda onun amaçlarını ortaya koymaktadır. Uluslaşma etkeni dili yabancı öğelerden arındırma amacını, diğeri de kültür dili durumuna getirmeyi amaçlamaktadır. Bu amaçların olumlu sonuçlar vermesi, ortaya çıkan ürünlerin toplumun malı olmasına bağlıdır. Devletin desteği olmaksızın dilde yapılan devrim, bireysel bir eylem olarak kalır; topluma mal olmaz. Dil Devrimi'nin hazırlık evresindeki çabalar, bunun en güzel örnekleridir. Türk Dil Devrimi'nin hazırlık evresi olarak nitelendirebileceğimiz ve Tanzimat Fermanı ile başlayan dönemdeki dili yalınlaştırma istemi toplumu kapsayamamıştır. Ancak, Cumhuriyet'ten sonra, 1932 yılında devletin öncülüğünde Türk Dili Tetkik Cemiyeti'nin kuruluşuyla dilde yapılan yenilikler, ulus çapında bir eylem olarak topluma mal olmaya başlayagelmiştir.    Türkçe, yapı bakımından çok varsıl bir dil olmakla birlikte, dünya üzerinde de hâlâ çok konuşulan bir dildir. Bu varsıllık her ne kadar içinde yabancı sözcükler bulundursa da, bu durum dilde hiçbir bozukluğa yol açmamıştır. Bunun nedeni de, Osmanlı'nın, zamanında barındırdığı azınlıkların olmasıdır. Çünkü bu nedenle dilde çok fazla yabancı "sözcük alış-verişleri" olmuştur.

KAYNAKÇA
AKSAN, Doğan, Türkiye Türkçesinin Dünü, Bugünü, Yarını, Bilgi, s. 68.
BÜYÜK KANTARCIOĞLU,Nalan, “Türkçe Sözcük Biçimlenmesinde Düzlemler ve Türetmeler”, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 17, Sayı: 1, s. 81-94.
NİŞANYAN ,Sevan, Sözlerin Soyağacı, EK I: Türkçe Yapım Ekleri
 KORKMAZ,ZeynepTürkiye Türkçesi Grameri (Şekil Bilgisi), Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2007, s. LXVII.
TUNA,Nedim Suna , Sümer ve Türk Dillerinin Tarihî İlgisi ve Türk Dilinin Yaşı Meselesi, Türk Dil Kurumu Yayınları
KARAHAN,Leyla, Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1996, s. 1-2.
NEMETH, “Bulgaristan Türk Ağızlarının Sınıflandırılması Üzerine”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten 1981-1982, Ankara 1983, s. 119.




[1] Prof. Dr. Doğan Aksan, Türkiye Türkçesinin Dünü, Bugünü, Yarını, Bilgi, s. 68.
[2] Nalan Büyük Kantarcıoğlu, “Türkçe Sözcük Biçimlenmesinde Düzlemler ve Türetmeler”, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 17, Sayı: 1, s. 81-94.
[3] Sevan Nişanyan, Sözlerin Soyağacı, EK I: Türkçe Yapım Ekleri
[4]  Zeynep Korkmaz, Türkiye Türkçesi Grameri (Şekil Bilgisi), Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2007, s. LXVII.
[5] a b c d e f g h i j k l m n Ses Değişikliği Geçiren Sözcüklerin Yazı Dilindeki Eski Şekilleri, Dr. Jale Öztürk
[6] Leylâ Karahan, Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1996, s. 1-2.
[7] Leylâ Karahan, Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1996, s. 57-58.
[8] Leylâ Karahan, Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1996, s. 99-110.
[9]Leylâ Karahan, Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1996, s. 116-157.
[10] Gyula Németh, “Bulgaristan Türk Ağızlarının Sınıflandırılması Üzerine”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten 1981-1982, Ankara 1983, s. 119.
[11]  Türkiye Türkçesinin Dünü, Bugünü, Yarını - Prof. Dr. Doğan Aksan - Bilgi - s.29

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder