6 Ocak 2016 Çarşamba

NAMIK KEMAL'İN EDEBİ KİŞİLİĞİ


NAMIK KEMAL’İN EDEBİ KİŞİLİĞİ

MERVE SUFRACI

TÜRKÇE ÖĞRETMELİĞİ 2-A

 

NAMIK KEMAL’İN EDEBİYATA BAKIŞ AÇISI

 

Namık Kemal’in edebiyat anlamında düşünsel gelişmesi üçlü bir etkinin sonucuna bağlanabilir. Fransızcayı öğrenmesi, Şinasi’yle tanışması, Avrupa’yı görmesi bunlardandır. Namık Kemal’in yenilik hareketlerine katılmasında düşünce ve edebiyat alanlarında eskiye karşı çıkmasında Şinasi’nin olumlu etkisi olmuştur. Ama bunu, aşırı ölçüde büyütmemek gerekir. Çünkü bu etki, öğüt ve esinlenme niteliğindedir. Kemal’in ruhsal eğilimleri bu öğüt ve esinleri kabule elverişli olmasaydı, belki de bu tanışma verimli bir sonuç doğurmayacaktı. Mizaçları birbirine uymayan Şinasi ve Kemal yaşamda ve politikada ayrı yollardan gittikleri halde edebiyatta ve yeni düşüncelerin memlekete girmesinde noktasında birleştiler. Her ikisi de bir başlangıç olmaktan çok bir sürekliliği gösterirler. Çünkü edebiyat anlayışlarına bağlı kalarak ele aldıkları fikirlerin birçoğu, kendilerinden önce ülkeye girmişti. Onların yaptığı bu düşünceler üzerinde daha fazla durmak, daha geniş bir topluluğa yaymak, duyulan gereksinimine karşılık vermek olmuştur. Namık Kemal Avrupa’da az kalmıştır. Ancak Avrupa’nın siyasi ve sosyal yapısını, bize yararlı olan ve olmayan yanlarını çok iyi kavramıştır. Yalnız kavramakla kalmamış, çağının ileri gelen bilginlerini tanımış, eserlerini okumuş, onlardan yararlanmıştır. Her ikisi de bir başlangıç olmaktan çok bir sürekliliği gösterirler. Çünkü edebiyat anlayışlarına bağlı kalarak ele aldıkları fikirlerin birçoğu, kendilerinden önce ülkeye girmişti. Onların yaptığı bu düşünceler üzerinde daha fazla durmak, daha geniş bir topluluğa yaymak, duyulan gereksinimine karşılık vermek olmuştur. Namık Kemal Avrupa’da az kalmıştır. Ancak Avrupa’nın siyasi ve sosyal yapısını, bize yararlı olan ve olmayan yanlarını çok iyi kavramıştır. Yalnız kavramakla kalmamış, çağının ileri gelen bilginlerini tanımış, eserlerini okumuş, onlardan yararlanmıştır[1].

 

NAMIK KEMAL’İN EDEBİYATA KAZANDIRMAK İSTEDİĞİ DÜŞÜNCELER

 

Namık Kemal, sistemli bir fikir adamı değildir. Ama bir gazeteci olarak Tanzimat’ın Türk toplumuna getirdiği ve o zaman karşılaştığımız bütün meselelere cevap vermek istemiştir. Şüphesiz yepyeni fikirler icat etmek istememiş, fakat bir kısmını Batı’dan birazını da ülkemizin o zamanki ihtiyaç ve gerçeklerinden alarak kalemine doladığı temel düşünceler etrafında bir kamuoyu hazırlamıştır. Görüşlerinin bir kısmını, 18.yy Fransız filozoflarından ve romantiklerinden, bir kısmında milletimizin sağduyusundan almıştır. Esastaki amacı köklü bir değişmeye gitmeksizin devlet ve milleti yaşatmaktır. Osmanlı kalmak şartı ile Avrupalılaşmak; büyüklüğümüze ve milletimize ziyan gelmeden asrileşmek Kemal’in başlıca emelleridir. Bütün yazıları: Gelişme, yurtseverlik, hürriyet, meşrutiyet, siyasi bağımsızlık Osmanlıcılık,  İslamcılık, maarif, iktisat, kahramanlık etrafında döner.  Bütün bunlar felsefi değil, sosyal fikirlerdir. Çoğunda mevcut anlayışları gidermek için bulunmuş çözüm tarzları da mevcuttur. Görüşlerinin bir kısmını, 18.yy Fransız filozoflarından ve romantiklerinden, bir kısmında milletimizin sağduyusundan almıştır. Esastaki amacı köklü bir değişmeye gitmeksizin devlet ve milleti yaşatmaktır. Osmanlı kalmak şartı ile Avrupalılaşmak; büyüklüğümüze ve milletimize ziyan gelmeden asrileşmek Kemal’in başlıca emelleridir. Bütün yazıları: Gelişme, yurtseverlik, hürriyet, meşrutiyet, siyasi bağımsızlık Osmanlıcılık,  İslamcılık, maarif, iktisat, kahramanlık etrafında döner.  Bütün bunlar felsefi değil, sosyal fikirlerdir. Çoğunda mevcut anlayışları gidermek için bulunmuş çözüm tarzları da mevcuttur. Vatan ve hürriyet sözcükleri ondan önce şiirimize girmişti. Ancak, gerek bunları gerekse millet ve istiklal sözcüklerini yaygınlaştıran, üzerlerinde dirençle duran topluma mal eden, çağdaş anlamlar yükleyen Namık Kemal’dir. Tanzimatçıların başardıkları en hayırlı iş, eski edebiyat anlayışına karşı açtıkları savaştır. Bu savaşta eski edebiyatın bireyselliğini savunan edebiyat anlayışına karşı toplumun faydalarını gözeten, onu bilinçlendiren, hürriyet ve özgürlük gibi düşünceleri kazanmasını sağlayan bir toplumu edebiyatla oluşturmaya çalışmışlardır. Bu savaşın bayraktarlığını Namık Kemal yapmıştır. Eskiye en çok saldıran, yeniyi en çok savunan da Namık Kemal’dir[2].

 

NAMIK KEMAL’İN KULLANIDIĞI DİL ÖZELLİKLERİ

 

Namık Kemal Bahar-ı Daniş adlı çevirisinin önsözünde, eski edebiyata ait eserlerin halk tarafından tutulmamasına dört neden gösterir:

1) Eski eserlerimiz çoğunluk için değil, belirli bir zümre için yazılmıştır. Durum böyle olunca, bu eserler, halk tarafından benimsenmez ve okunmaz.

2) Eski eserler arasında Türkçe yazılmış olanlar varsa da bunlar da sanat yanı ihmal edilmiştir, edebi değerleri yoktur.

3) Yazı diliyle konuşma dili arasında ayrılık vardır. Eski eserlerinin okunamamasının bir nedeni de budur.

4) İran zevki edebiyatımıza hakim olmuş, gereksiz sözcük oyunları yabancı tamlamalar aşırı abartmalar edebiyatımızda doğal sayılmıştır.

 

Saydığı bu noksanlar giderilmedikçe edebiyatımızın ilerleyebileceğine inanmaz. Namık Kemal, edebiyatı toplumsal yönden düşünür. Ona göre edebiyat toplumsal kurumdur, halkın yararına olmalıdır. Uslübu ‘’ifade yolu ile gerçekleri sözle giydirmek’’ biçiminde yorumu edebiyatı hangi açıdan gördüğünü belli etmektedir.

  Namık Kemal dilimizin sadeleştirmesi ve geliştirmesi için şunları önerir:

1) Dilimizin yapısına uygun bir dil bilgisi hazırlanmalı.

 2) Bir Türkçe sözlük düzenlenmeli.

 3) Yabancı asıldan oldukları halde halk tarafından değiştirilerek benimsenen sözcükleri asıl biçimleri yerine kullanılmalı.

4) Doğal anlatıma örnek olabilecek makalelerden bir seçki yapılmalı. 5) Resmi yazılarda, eski anlatım yolu bir kenara bırakılmalı.

6) Uslup da söz oyunları ve süse yer verilmemeli.

 

Tanzimatçıların hepsinde görülen kararsızlık Namık Kemal’de de vardır. Hem dili sadeleştirmek yanlısıdır, hem de Arapça ve Farsçayı dilimiz için bir güç sayar. Sonra edebiyat ve dil hakkındaki düşünceleri, bütün Tanzimatçılarda olduğu gibi düz yazı ileri alınarak sürülmüştür. Nazım anlayışında çok büyük değişiklikler görülmese de düz yazı da hem içerik, hem de kullanılan dil özellikleri bakımından büyük değişiklikler olmuştur[3].

 

 

SONUÇ

Namık Kemal toplum için sanatın en büyük temsilcisi olup eserlerini bu yönde vermiştir. Onun edebiyat ve sanat gayesi halka inmek, onu belli düşünceler uğruna harekete geçirmek olmuştur. Edebiyatı bireysellikten çıkarmak ve topluma hizmet için kullanılması onun fikir adamı olarak anılmasının şüphesiz en büyük sebebidir. Namık Kemal edebiyata bakış açısıyla o dönemde aslında birçok edebiyatçıya örnek teşkil etmiştir. Çünkü onun ‘’millet ve Türk’’ vurgusu yaşanılan çağ içinde önemli bir yer tutmaktadır. Namık Kemal bu iki kavramı vurgulamakla o dönemde bir edebiyatçı olarak sosyal hayatın getirilerine kulak kapamadığını göstermiştir. Bu bağlamda onun edebiyata bakış açısı sosyal hayatın edebiyatta yansıması olarak yansıtılabilir. Namık Kemal’in oluşturduğu sanatçı kimliği oluşturduğu eserlerde dil özellikleri bakımından yankı bulmuştur. Özellikle düz yazılarında sade dil kullanımı ve düşüncelerini açık, net bir şekilde ifadesi bunun en büyük örneğidir.

 

 

KAYNAKÇA

YILDIZ, Saadettin ‘’Namık Kemal’in Edebiyata Bakış Açısı’’ Tanzimat Dönemi Edebiyatı, İstanbul:  Nobel Yayınları, 2006, s.126.

DİZDAROĞLU, Hikmet, ‘’Namık Kemal’in Edebiyata Kazandırmak İstediği Düşünceler’’ Türk Klasikleri, İstanbul: Uğur Yayınları, 1982, s.145.

DİZDAROĞLU, Hikmet, ‘’Namık Kemal’in Kullandığı Dil Özellikleri’’ Türk Klasikleri, İstanbul: Uğur Yayınları, 1982, s.157.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



[1] Saadettin Yıldız, Namık Kemal’in Edebiyata Bakış Açısı, İstanbul: Nobel Matbaası, 2006, s.126.
[2] Hikmet Dizdaroğlu, Namık Kemal’in Edebiyata Kazandırmak İstediği Düşünceler, İstanbul: Varlık Matbaası, 1982, s.145.
[3] Hikmet Dizdaroğlu, Namık Kemal’in Kullandığı Dil Özellikleri, İstanbul: Varlık Matbaası, 1982, s.157

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder