NAMIK KEMAL’İN
EDEBİ KİŞİLİĞİ
MERVE SUFRACI
TÜRKÇE
ÖĞRETMELİĞİ 2-A
NAMIK KEMAL’İN EDEBİYATA BAKIŞ AÇISI
Namık Kemal’in edebiyat anlamında
düşünsel gelişmesi üçlü bir etkinin sonucuna bağlanabilir. Fransızcayı
öğrenmesi, Şinasi’yle tanışması, Avrupa’yı görmesi bunlardandır. Namık Kemal’in
yenilik hareketlerine katılmasında düşünce ve edebiyat alanlarında eskiye karşı
çıkmasında Şinasi’nin olumlu etkisi olmuştur. Ama bunu, aşırı ölçüde büyütmemek
gerekir. Çünkü bu etki, öğüt ve esinlenme niteliğindedir. Kemal’in ruhsal
eğilimleri bu öğüt ve esinleri kabule elverişli olmasaydı, belki de bu tanışma
verimli bir sonuç doğurmayacaktı. Mizaçları birbirine uymayan Şinasi ve Kemal
yaşamda ve politikada ayrı yollardan gittikleri halde edebiyatta ve yeni
düşüncelerin memlekete girmesinde noktasında birleştiler. Her ikisi de bir
başlangıç olmaktan çok bir sürekliliği gösterirler. Çünkü edebiyat
anlayışlarına bağlı kalarak ele aldıkları fikirlerin birçoğu, kendilerinden
önce ülkeye girmişti. Onların yaptığı bu düşünceler üzerinde daha fazla durmak,
daha geniş bir topluluğa yaymak, duyulan gereksinimine karşılık vermek
olmuştur. Namık Kemal Avrupa’da az kalmıştır. Ancak Avrupa’nın siyasi ve sosyal
yapısını, bize yararlı olan ve olmayan yanlarını çok iyi kavramıştır. Yalnız
kavramakla kalmamış, çağının ileri gelen bilginlerini tanımış, eserlerini
okumuş, onlardan yararlanmıştır. Her ikisi de bir başlangıç olmaktan çok bir
sürekliliği gösterirler. Çünkü edebiyat anlayışlarına bağlı kalarak ele
aldıkları fikirlerin birçoğu, kendilerinden önce ülkeye girmişti. Onların
yaptığı bu düşünceler üzerinde daha fazla durmak, daha geniş bir topluluğa
yaymak, duyulan gereksinimine karşılık vermek olmuştur. Namık Kemal Avrupa’da
az kalmıştır. Ancak Avrupa’nın siyasi ve sosyal yapısını, bize yararlı olan ve
olmayan yanlarını çok iyi kavramıştır. Yalnız kavramakla kalmamış, çağının
ileri gelen bilginlerini tanımış, eserlerini okumuş, onlardan yararlanmıştır[1].
NAMIK KEMAL’İN EDEBİYATA KAZANDIRMAK
İSTEDİĞİ DÜŞÜNCELER
Namık Kemal, sistemli bir fikir adamı
değildir. Ama bir gazeteci olarak Tanzimat’ın Türk toplumuna getirdiği ve o
zaman karşılaştığımız bütün meselelere cevap vermek istemiştir. Şüphesiz
yepyeni fikirler icat etmek istememiş, fakat bir kısmını Batı’dan birazını da
ülkemizin o zamanki ihtiyaç ve gerçeklerinden alarak kalemine doladığı temel
düşünceler etrafında bir kamuoyu hazırlamıştır. Görüşlerinin bir kısmını, 18.yy
Fransız filozoflarından ve romantiklerinden, bir kısmında milletimizin
sağduyusundan almıştır. Esastaki amacı köklü bir değişmeye gitmeksizin devlet
ve milleti yaşatmaktır. Osmanlı kalmak şartı ile Avrupalılaşmak; büyüklüğümüze
ve milletimize ziyan gelmeden asrileşmek Kemal’in başlıca emelleridir. Bütün
yazıları: Gelişme, yurtseverlik, hürriyet, meşrutiyet, siyasi bağımsızlık
Osmanlıcılık, İslamcılık, maarif,
iktisat, kahramanlık etrafında döner.
Bütün bunlar felsefi değil, sosyal fikirlerdir. Çoğunda mevcut anlayışları
gidermek için bulunmuş çözüm tarzları da mevcuttur. Görüşlerinin bir kısmını,
18.yy Fransız filozoflarından ve romantiklerinden, bir kısmında milletimizin
sağduyusundan almıştır. Esastaki amacı köklü bir değişmeye gitmeksizin devlet
ve milleti yaşatmaktır. Osmanlı kalmak şartı ile Avrupalılaşmak; büyüklüğümüze
ve milletimize ziyan gelmeden asrileşmek Kemal’in başlıca emelleridir. Bütün
yazıları: Gelişme, yurtseverlik, hürriyet, meşrutiyet, siyasi bağımsızlık
Osmanlıcılık, İslamcılık, maarif,
iktisat, kahramanlık etrafında döner.
Bütün bunlar felsefi değil, sosyal fikirlerdir. Çoğunda mevcut
anlayışları gidermek için bulunmuş çözüm tarzları da mevcuttur. Vatan ve
hürriyet sözcükleri ondan önce şiirimize girmişti. Ancak, gerek bunları gerekse
millet ve istiklal sözcüklerini yaygınlaştıran, üzerlerinde dirençle duran
topluma mal eden, çağdaş anlamlar yükleyen Namık Kemal’dir. Tanzimatçıların
başardıkları en hayırlı iş, eski edebiyat anlayışına karşı açtıkları savaştır.
Bu savaşta eski edebiyatın bireyselliğini savunan edebiyat anlayışına karşı
toplumun faydalarını gözeten, onu bilinçlendiren, hürriyet ve özgürlük gibi
düşünceleri kazanmasını sağlayan bir toplumu edebiyatla oluşturmaya
çalışmışlardır. Bu savaşın bayraktarlığını Namık Kemal yapmıştır. Eskiye en çok
saldıran, yeniyi en çok savunan da Namık Kemal’dir[2].
NAMIK KEMAL’İN KULLANIDIĞI DİL
ÖZELLİKLERİ
Namık Kemal Bahar-ı Daniş adlı
çevirisinin önsözünde, eski edebiyata ait eserlerin halk tarafından
tutulmamasına dört neden gösterir:
1) Eski eserlerimiz çoğunluk için değil,
belirli bir zümre için yazılmıştır. Durum böyle olunca, bu eserler, halk
tarafından benimsenmez ve okunmaz.
2) Eski eserler arasında Türkçe yazılmış
olanlar varsa da bunlar da sanat yanı ihmal edilmiştir, edebi değerleri yoktur.
3) Yazı diliyle konuşma dili arasında
ayrılık vardır. Eski eserlerinin okunamamasının bir nedeni de budur.
4) İran zevki edebiyatımıza hakim olmuş,
gereksiz sözcük oyunları yabancı tamlamalar aşırı abartmalar edebiyatımızda
doğal sayılmıştır.
Saydığı bu noksanlar giderilmedikçe
edebiyatımızın ilerleyebileceğine inanmaz. Namık Kemal, edebiyatı toplumsal
yönden düşünür. Ona göre edebiyat toplumsal kurumdur, halkın yararına
olmalıdır. Uslübu ‘’ifade yolu ile gerçekleri sözle giydirmek’’ biçiminde
yorumu edebiyatı hangi açıdan gördüğünü belli etmektedir.
Namık Kemal dilimizin sadeleştirmesi ve geliştirmesi için şunları
önerir:
1) Dilimizin yapısına uygun bir dil
bilgisi hazırlanmalı.
2) Bir Türkçe sözlük düzenlenmeli.
3) Yabancı asıldan oldukları halde halk
tarafından değiştirilerek benimsenen sözcükleri asıl biçimleri yerine
kullanılmalı.
4) Doğal anlatıma örnek olabilecek
makalelerden bir seçki yapılmalı. 5) Resmi yazılarda, eski anlatım yolu bir
kenara bırakılmalı.
6) Uslup da söz oyunları ve süse yer
verilmemeli.
Tanzimatçıların hepsinde görülen
kararsızlık Namık Kemal’de de vardır. Hem dili sadeleştirmek yanlısıdır, hem de
Arapça ve Farsçayı dilimiz için bir güç sayar. Sonra edebiyat ve dil hakkındaki
düşünceleri, bütün Tanzimatçılarda olduğu gibi düz yazı ileri alınarak
sürülmüştür. Nazım anlayışında çok büyük değişiklikler görülmese de düz yazı da
hem içerik, hem de kullanılan dil özellikleri bakımından büyük değişiklikler
olmuştur[3].
SONUÇ
Namık Kemal toplum için sanatın en büyük
temsilcisi olup eserlerini bu yönde vermiştir. Onun edebiyat ve sanat gayesi
halka inmek, onu belli düşünceler uğruna harekete geçirmek olmuştur. Edebiyatı
bireysellikten çıkarmak ve topluma hizmet için kullanılması onun fikir adamı
olarak anılmasının şüphesiz en büyük sebebidir. Namık Kemal edebiyata bakış
açısıyla o dönemde aslında birçok edebiyatçıya örnek teşkil etmiştir. Çünkü
onun ‘’millet ve Türk’’ vurgusu yaşanılan çağ içinde önemli bir yer
tutmaktadır. Namık Kemal bu iki kavramı vurgulamakla o dönemde bir edebiyatçı
olarak sosyal hayatın getirilerine kulak kapamadığını göstermiştir. Bu bağlamda
onun edebiyata bakış açısı sosyal hayatın edebiyatta yansıması olarak
yansıtılabilir. Namık Kemal’in oluşturduğu sanatçı kimliği oluşturduğu
eserlerde dil özellikleri bakımından yankı bulmuştur. Özellikle düz yazılarında
sade dil kullanımı ve düşüncelerini açık, net bir şekilde ifadesi bunun en
büyük örneğidir.
KAYNAKÇA
YILDIZ, Saadettin ‘’Namık Kemal’in
Edebiyata Bakış Açısı’’ Tanzimat Dönemi Edebiyatı, İstanbul: Nobel Yayınları, 2006, s.126.
DİZDAROĞLU, Hikmet, ‘’Namık Kemal’in
Edebiyata Kazandırmak İstediği Düşünceler’’ Türk Klasikleri, İstanbul: Uğur
Yayınları, 1982, s.145.
DİZDAROĞLU, Hikmet, ‘’Namık Kemal’in
Kullandığı Dil Özellikleri’’ Türk Klasikleri, İstanbul: Uğur Yayınları, 1982,
s.157.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder